SON DAKİKA

DARICA HALK KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ (Akçaabat)

BAHARI MÜJDELEYEN BİRİNCİ CEMRE HAVAYA DÜŞTÜ

Bu haber 22 Şubat 2023 - 12:40 'de eklendi ve 24 views kez görüntülendi.
BAHARI MÜJDELEYEN BİRİNCİ CEMRE HAVAYA DÜŞTÜ

BAHARI MÜJDELEYEN BİRİNCİ CEMRE HAVAYA DÜŞTÜ

.

Kış mevsiminin bitişi ve bahar mevsiminin gelişinin habercisi olan birinci cemre havaya düştü.

Üç tane olan cemrenin birincisi Şubat ayının 19-20’sinde bugün havaya düştü.
İkincisi 26-27 Şubat’ta suya, üçüncüsü ise 5-6 Mart’ta ise toprağa düşecek.

Halk arasında baharın müjdecisi olarak inanılan “Cemre”nin ilkbahar başlamadan hemen önce 7 gün arayla havaya, suya ve toprağa sırasıyla düştüğüne, hava, su ve toprağın ısındığına inanılarak buzların erimesi, kırlarda çiçeklerin açması olaylarının meydana geldiğine inanılır.

Kökü Arapça olan “Cemre” sözcüğünün kelime anlamı “kor, köz halinde ateş” demek.
“Cemre” sözcüğü, ayrıca şubat ayı sonu başlayıp, yedi gün ara ile havaya, suya ve toprağa düşerek doğayı ısıtan başlangıç için kullanılıyor.

Havaları ve takvimi ilgilendiren bu meteorolojik konuda bir de İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Mikdat Kadıoğlu’nun bilimsel açıklamaları var.

İlk cemre havaya düşüyor ama güneş ışınları doğrudan havayı ısıtamıyor. Önce toprak ısınıyor, toprak kendine yakın yüzeydeki havayı ısıtıyor, bu ısınan hava yükselerek genişliyor, soğuk hava aşağı iniyor, havanın bu hareket ve değişimlerinden doğan ısı, atmosferi ısıtıyor.

Özet olarak atmosferin alt kısımları aşağıdan yukarı doğru ısınıyor. İlk cemrenin havaya düşmesi, önce havanın ısındığını akla getirse de öyle olmuyor.

İstanbul’un 60 yıllık meteoroloji kayıtlarına göre yapılan araştırmada; cemrelerin kıştan bahara geçilirken ki sıcaklık yükselmelerinin başlamasına denk geldiği, cemre düşüşlerinde bir ısının da mevsim normalleri üzerine çıktığı, aralarında ise az da olsa düştüğü görülüyor.

Cemrelerin tarihi, eski takvimde kış ayını gösteren kasım ayının 105. gününden sonraya göre hesaplanıyor. Eski takvimde bir yıl, Kasım (kış) ve Hızır (yaz) diye ikiye ayrılıyor.

Kış bölümü Kasım, şimdiki 8 Kasım’da başlıyor. Önce kırk gün anlamına gelen “erbain”(zemheri=zemherir= çok soğuk), sonra da elli gün anlamına gelen “hamsin” soğukları ile, Anadolu halk takviminin 90 günlük “kış doksanı”, yani en soğuk dönem bitiyor.

Kasım 105’inde ilk cemre düşerek baharı başlatacak ısı yükselmeleri, 6 Mayıs’ta da Hıdırellez günü ile “Hızır” (yaz) başlıyor.

Ay ve güneşin tekrarlayan hareketleri, yıldızlar, dünyanın eğimi, meteoroloji olayları; bu gün hiç düşünmeden masa takviminden üzerini çiziverdiğimiz günler.

Oysa takvim, medeniyetin tarihi kadar eski. Bu günkü halini alması binlerce yıl sürmüş. En eski atalarımız tarım yapmaya başlayınca ne zaman soğuk ne zaman sıcak, tohum ne zaman ekilip ne zaman toplanacak bilmek istemiş.

Yerleşik düzen kurulunca idareciler, vergi toplayıcıları ne zaman vergi toplayacaklarını, din adamları ayin ve tören günlerini işaretlemek istemiş. Neredeyse her dinin kendi özel günlerini gösteren takvimi olmuş.

İmparatorlar kendi takvimini yapmış, aylara isimlerini vermiş ama hiçbiri Julius Sezar ve İmparator Agustus kadar başarılı ve kalıcı olamamış.

Sonra din kadar güçlü tek şey olan ticaret sayesinde bu gün birçok ülke ortak bir takvim kullanmaya başlamış.

Ancak birçok ülkede hâlâ daha bir yandan da dini takvimler varlığını korumuş. Ülkemizdeki, Ramazan ve dini bayramların takip edildiği Hicri Takvim gibi.

Günümüze kadar yüzlerce çeşidi yapılan takvimlerin hepsi de üç ana zaman birimi üzerine oturuyor; Dünyanın kendi etrafında dönüşünden ‘gün’, ayın dünya çevresinde dönüşünden ‘ay’, dünyanın güneş etrafında dönüşünden ‘yıl’. Farklılıkları da ‘ay yılı’ ya da ‘güneş yılı’nın seçilmesine bağlı olarak değişiyor.

Ayrıca, her kültür, her din kendine göre önemli bulduğu bir olayı ‘Milat’ olarak belirliyor. “Musevilerde ilk yaradılış günü (MÖ 3760),

Yunanlarda ilk olimpiyatlar (MÖ 776),

Romalılarda Roma’nın kuruluşu (MÖ 753),

Hristiyanlarda Hz. İsa’nın doğumu (0),

Müslümanlarda hicret (MS 622) başlangıç olarak alınmıştır.”

Babil’de ise her saltanat dönemi yeni bir takvim başlangıcıydı.

Her kültürde olduğu gibi, Anadolu’da da günlük halk takvimi tamamen gözleme dayalı, iklimle, yaşamla, tarımla ilgili. Yaylaya çıkma günü, oğlakların doğumu ya da tohumu toprağa atma günü.

Bunların kaydedilmesi ile ortaya çıkan günler, kocakarı soğukları, pastırma yazları, kırlangıç fırtınaları, filizkıranlar, turna geçişleri.

Mevlana’nın topraklarında sevgiden başka hiçbir tohuma su verilmeyecek.

Bu günün dünyasında emin olduğumuz tek şey var ki, kıştan sonra bahar gelir. İklim değişikliklerine bakılırsa o da şimdilik.

Bekleyip göreceğiz.

İlk cemre düştü!

Bir emir ile yasaklanmazsa sonuncu da düşecek…

Yasaklanırsa ikinci bir emre kadar beklenecek…

İlkbahar da gelecek, Hıdırellez de gelecek!

Gelecek hep baharlarınızı getirmesi dileği ile…

Etiketler :
POPÜLER FOTO GALERİLER
SON DAKİKA HABERLERİ
İLGİLİ HABERLER
SON DAKİKA