11:17 am - CUMHURİYET’İN 101. KURULUŞ YIL DÖNÜMÜ KUTLU OLSUN | Cumhuriyete ve bugüne uzanan kısa süreç
6:24 pm - İSTANBUL KALAMIŞ’TA ‘MUHTEŞEM’ DÜĞÜN! Furkan Emre AYDIN ve Buse Tuğçe TEMUCİN dünya evine girdiler
10:25 pm - ELEKTRİĞE GİZLİ ZAM: “200 TL’lik fatura 500 TL civarına çıkacak”
8:45 pm - KARADENİZ DİRENİŞ MİTİNGİNDE BULUŞTU: “Bu toprakları haramilere teslim etmeyeceğiz”
7:49 pm - VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI
9:02 am - İLACA ZAM GELDİ! İlaç fiyatlandırmasındaki Euro kuru yüzde 23,5 oranında artırıldı
7:36 pm - SAĞLIKTA ‘İLAÇ KRİZİ’ DERİNLEŞİYOR: 30.000 eczaneden hükümete çağrı
7:29 pm - DÜĞÜNÜMÜZ VAR
“Yoğun bakım ünitesi ihtiyacı görülen hastalar arasında tam doz aşılıların oranının son derece az olması, kliniklerde yatan hastalarda da aşılı bireylerin daha az olması durumu aşının etkinliğini göstermektedir.”
*
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, yoğun bakım ünitesi ihtiyacı görülen hastalar arasında tam doz aşılıların oranının çok düşük olması ve kliniklerde yatan hastalarda da aşılı bireylerin daha az yer almasının aşının etkinliğini gösterdiğini belirtti.
Yılmaz, yaptığı yazılı açıklamada, Dünya Sağlık Örgütünce (DSÖ) küresel bir salgın olarak ilan edilen Covid-19’dan sorumlu virüsün, 200 milyondan fazla onaylanmış vaka ve dünya çapında bildirilen 4 milyondan fazla ölümle 223 ülkeye yayıldığını vurguladı.
DSÖ’nün, Covid-19 için küresel vaka ölüm oranına ilişkin mevcut tahmininin yüzde 2,2 olduğuna işaret eden Yılmaz, vaka ölüm oranının yaş, altta yatan önceden var olan koşullar ve hastalığın ciddiyeti gibi faktörlerden de etkilendiğini ve ülkeler arasında önemli ölçüde farklılık gösterdiğini aktardı.
Yılmaz, her yaştan bireyin bu enfeksiyona ve ciddi hastalığa yakalanma riski altında bulunduğunu belirterek, 60 yaş ve üstü hastalar, obezite, kardiyovasküler, kronik böbrek, diyabet ve kronik akciğer hastalıkları olanlar ile sigara bağımlılığı, kanser, katı organ veya kök hücre nakli olan hastalarda da Covid-19 riskinin yüksek olduğuna dikkati çekti.
RNA virüslerinin, yeni konaklarına adapte olurken zaman içinde mutasyonların gelişmesiyle genetik evrime eğilimli olduğunun altını çizen Yılmaz, DSÖ’nün bu varyantların küresel halk sağlığı üzerindeki etkilerini göz önüne alarak endişe verici varyantlar olarak izlemeye aldığını ifade etti.
Yılmaz, DSÖ’nün, 22 Haziran 2021 itibarıyla son epidemiyolojik güncellemesine göre, pandemi sürecinin başlangıcından bu yana Alfa, Beta, Gamma ve Delta varyantlarını tespit ettiğini anımsattı.
Delta varyantının hızlı bir artışla 100’ün üzerinde ülkede görüldüğünü vurgulayan Yılmaz, Covid-19’un bulaşmasını önlemek veya azaltmak için halk sağlığı ve enfeksiyon kontrol önlemlerinin uygulanmasının önemli olduğunu aktardı.
Yılmaz, bunun yanı sıra küresel salgını kontrol altına almanın en önemli adımının, insan topluluklarını aşılamak olduğunu ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:
“Yeni Covid-19 varyantlarının ortaya çıkması, benzersiz aşı geliştirme hızına ve güçlü küresel toplu aşılama çabalarına rağmen bulaşıcılık artışına, edinilmiş veya aşılama yoluyla elde edilen antikorlar tarafından nötralizasyonun azalmasına, tespitten kaçma kabiliyetine sahip olmaları dolayısıyla hastalığın yayılmasını sınırlamada şimdiye kadar kaydedilen önemli ilerlemeyi tersine çevirmekle birlikte tehdit etmektedir.
Bu nedenle toplu yerlerde maske, sosyal mesafe ve el hijyeni gibi temel uygulamalara riayet hayati bir hal almaktadır. Vücudun bağışıklık sisteminin, Covid-19 ile nasıl savaştığı henüz belli değilken koruma ile ilgili bağıntılarının ne olduğu kesin bilinmeden, bir aşının varyantlara karşı neden daha az etkili olabileceğini söylemek zor olmaktadır. Bununla birlikte aşının etkili olduğu, Delta varyantının oluşturduğu güncel hastaların aşı durumlarına bakılarak da söylenebilmektedir.”
Tam doz aşılanmış bireylerin hastalığının genellikle hafif seyrettiğini ve çoğunlukla evde tedavi edildiğini anlatan Yılmaz, “Yoğun bakım ünitesi ihtiyacı görülen hastalar arasında tam doz aşılıların oranının son derece az olması, kliniklerde yatan hastalarda da aşılı bireylerin daha az olması durumu aşının etkinliğini göstermektedir. Geçen seneye oranla bu sene kliniklerde yatan hastaların çoğunluğunu gençlerin oluşturması da onların aşıdan kaçmasından ve dolayısıyla enfekte olmalarından kaynaklanmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Yılmaz, unutulmaması gereken bir durumun da gençlerin ve çocukların aşılanmaması sonucu virüsü almaları ve hastalık belirtisi göstermeden evlerindeki riskli kişilere de bulaştırabilme ihtimali olduğunun altını çizdi.
Dünya nüfusunun yüzde 31,7’sinin en az bir doz Covid-19 aşısı bulunduğunu, yüzde 23,7’sinin ise tam aşılı olduğunu belirten Yılmaz, dünya çapında 4,76 milyar doz aşı uygulandığını, her gün de 37,24 milyon doz aşı yapılmaya devam edildiğini belirtti.
Yılmaz, Türkiye’de 86 milyon dozun üzerinde aşı yapıldığının, iki doz aşı yaptıran kişi sayısının da 34 milyonu geçtiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
“Delta varyantı, Covid-19’u çok daha bulaşıcı hale getiren ve bağışıklık korumasını 10 kata kadar düşüren farklı mutasyonlara sahip bir varyanttır. Bu durum, şu anda kullanılan aşılar için bir zorluk teşkil etmektedir. Ancak çoğu insanda aşının neden olduğu antikor sayıları, 10 katlık bir düşüş olsa bile onları iyi bir şekilde koruyabilecek kadar büyüktür.
Bu nedenle tam olarak aşılanmamış kişiler arasındaki vakaları görmek iç karartıcı olsa da bu durum hastaneye kabul ve ölüm sayılarına göre değerlendirildiğinde, aşılıların korunma düzeylerinin iyi gittiği görülmektedir. Tüm varyantlara rağmen bu hastalıktan korunmanın en önemli yolu mümkün olan en kısa sürede aşı olmaktır.”