5:16 pm - BİRLEŞİK KAMU-İŞ KASIM AYI VERİLERİNİ AÇIKLADI: Açlık sınırı 22.565 lira oldu
10:48 am - GÜNLÜK 19 LİRAYA YOKSULLUK YARDIMI
10:38 am - ÜCRETLER ASGARİ, YOKSULLUK SÜREKLİ | “Belki kimsenin ölmediği ama ölüm gibi bir yaşam”
11:08 am - BİR GERİ 2 İLERİ, YİNE ZAM GELDİ: Motorinin litresi 45 lirayı aştı!
10:31 am - METEOROLOJİ’DEN UYARI | Trabzon ve Doğu Karadeniz’de sağanak yağış ve kar uyarısı
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selçuk Kaya, Omicron varyantının akciğerler boyutunda tahribat yapıcı bir etkisinin şimdilik gözükmediğini belirterek, “Daha çok semptomlar ve bulgular, lokal üst solunum yolu semptomları şeklinde karşımıza çıkıyor.
Baş ağrısı, boğaz ağrısı, seste çatallaşma, boğuklaşma, ateş, bazı olgularda öksürük gibi semptomların eşlik ettiğini söyleyebiliriz” dedi.
Omicron varyantının seyri ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Selçuk Kaya, Omicron varyantının genel seyrine bakıldığında en temel özelliğinin bulaştırıcılık hızının çok yüksek olması olduğuna dikkat çekti.
Kaya, “Klinik olarak delta varyantına göre daha hafif bulgularla seyredebilmekle beraber halen dolaşımda ağırlıkla delta varyantının olduğunu unutmamalıyız. Ki bu nedenle servislerde ve yoğun bakımlardaki yüksek hasta doluluk oranları da devam ediyor.
Buradaki en büyük avantajımız şu anda aşılara ulaşabiliyor olmamız ancak aşıları mutlaka yaptırmamız lazım. Aşılar bizi bu mikroba karşı bağışıklık noktasına kadar getirdi. Ancak bu bundan sonraki gelişecek enfeksiyonların tabi ki ağır seyir etmeyeceğini garantilememektedir” şeklinde konuştu.
“Klinik bulgularla ayırt edilmesi mümkün değil”
Semptomların özellikle İnfluenza, parainfluenza gibi diğer virüs enfeksiyonlarıyla her zaman karıştırılabileceğine dikkat çeken Kaya, “Benzer semptom ve bulgularla gittiği için diğer bazı virütik enfeksiyonlarla her zaman karıştırılabilirler.
Nitekim şu dönemde Korona virüsler ağırlıkla egemenlik kurmuş olmalarına rağmen influenza ve diğer virüs enfeksiyonlarını da azımsanmayacak oranda görüyoruz. Bunları birbirlerinden her zaman klinik bulgularla ayırt edebilmemiz de mümkün değil; test yapmamız gerekiyor. En kesin ve en doğru tanıya testler sonucunda varabiliriz” diye konuştu.
Pandeminin ne zaman biteceği konusunda kesin bir şey söylemenin mümkün olmayacağını belirten Kaya, “Bununla ilgili kesin bir şey söylemek mümkün değil ancak biraz da iyi tarafından bakmak istiyorum.
Virüsün başlangıca göre giderek öldürücü etkilerinin azalmış olması iyiye doğru gidiş gibi değerlendirebilir ancak öte taraftan baktığımızda çok hızlı bir yayılım potansiyeli kazandı. Dolayısıyla bir takım mutasyonlar geçirdiği bir takım değişimlerle seyrettiğini söylememiz mümkün.
Bazen bu mutasyonlar virüsün kendi sonunu da getirebiliyor. Tabiri caizse en vahşi haliyle karşımıza çıkıp ondan sonra giderek zaman içerisinde belli bir evcilleşme konumuna doğru bir yol alıp en sonunda da tamamen en masum şekliyle artık rutin hayatta kabul edilebilir hal alabiliyor ya da ortadan kalkabiliyor bu tip salgınlar.
İki binli yılların başındaki Korona virüs salgınlarında da bu deneyimlenmişti zaten. Diliyorum ki bu sefer de benzer bir senaryo olur ve bu son varyant olur” ifadelerini kullandı.
“Hatırlatma dozu çok önemli”
Hatırlatma dozlarının mutlaka yapılması gerektiğine dikkat çeken Kaya, “Hatırlatma dozlarını kesinlikle ihmal etmememiz gerekiyor. Özellikle de altta yatan kronik hastalıkları olan ileri yaş bireylerin, gebelerin mutlaka hatırlatma dozlarını olmaları lazım.
Dünya Sağlık Örgütü’nün de altını çizdiği nokta, ‘Arada belli süreler olsun mu; 6 ay 1 yıl sonra mı olalım nasıl bir yol izleyelim?’ sorusuna, cevap niteliği taşıyordu. Genellikle sürenin fazla geçmemesini önemsiyorlar zira antikor düzeylerinin hatırlatma dozlarıyla hızlıca yükselmesinin Omicron varyantına karşı iyi bir korunuma sağlayacağı ifade ediliyor.
Dolayısıyla tedbirlere mutlaka dikkat etmemiz gerekiyor” dedi.